Genel Bilgiler

Urduca ya da Urdu Dili, Türklerin Hindistan’daki fetihlerini müteakip, o bölgenin mahalli dilleri ile Müslüman askerlerin konuştukları Farsça, Arapça ve Türkçe gibi dillerin karışımı ile ortaya çıkmıştır. Pakistan’ın resmî ve millî dilidir. Urdu dili Pakistan’dan başka Hindistan’ın da resmî dillerinden biridir. Ayrıca Bengal’den İngiltere’ye ve Körfez ülkelerinin aralarında bulunduğu birçok ülkeye kadar ana dili Urduca olan çok sayıda Pakistanlı ve Hintli göçmen tarafından konuşulmaktadır. Bazı kaynaklara göre Urdu-Hindi dillerini ana dili olarak konuşanların sayısı yaklaşık 600 milyon kadardır. Bu sayıya ek olarak ikinci dil kullanımı göz önüne alındığında dünya genelinde 970 milyon kişi tarafından kullanılmaktadır. Bu da Urducanın iletişim açısından çok yararlı ve etkili bir dil olduğunu göstermektedir. Collins Ansiklopedisinde Urdu Dili, dünyanın 3. büyük dili olarak tanımlanmaktadır. Bazı kaynaklarda ise dünyanın 2. büyük dili olduğu yazmaktadır.


Urdu dili, yüzyıllardan beri Pakistan ve Hindistan’da edebiyat ve kültür dili olarak kullanıla gelmiş ve bu dilde her sahada sayısız eserler ortaya konmuştur. Orta Asya kökenli Türk yönetimi ve edebiyatçıların himaye ve katkılarıyla gelişip dünyanın sayılı dillerinden biri seviyesine yükselen Urdu dilinde çok değerli eserler verilmiştir. 

Ayrıca Urduca ve Hintçe hakkında şunlar söylenebilir: “Bu iki dil konuşma dilinde aynıdır. Günlük hayatta bu iki dil arasında 100-200 kadar farklı kelime olsa da konuşulan dil Urducadır. Şunu da zikretmek gerekir ki, yazılı diller özellikle edebiyat alanında bir diğerinden kesinlikle farklıdır. Urdu dilinde Arapça, Farsça kelimeler daha fazla olmakla birlikte Hint dilinde Sanskritçe kelimeler vardır.”


Urdu dili cümle yapısı bakımından büyük ölçüde Farsçanın etkisinde kalan, ilaveten Hintçe, Arapça, Türkçe, Farsça gibi dillerden ve ayrıca yerli dillerden çeşitli kelimeler alarak bu dillerdeki seslerin hepsini karşılayacak zenginliğe ulaşmıştır. Arap alfabesi ile yazılan bu dilde Hint fonetiğini karşılayan patlamalı ve peltek-nazal sesler için harfler eklenmiştir.

Urdu dili alfabesinin bir örneği aşağıdaki resimde verilmiştir.

Türkiye’de Urduca eğitimi, ilk olarak 1915 tarihinde, meşhur Hint milliyetçilerinden olan Abdülcabbar Hayri tarafından Daru’l-Funûn’da verilmeye başlanmıştır. Abdülcabbar Hayri ve Abdüssettar Hayri kardeşler Birinci Dünya Savaşının sonunda Hindistan’dan ayrılarak eğitim almak için önce Mısır el-Ezher Üniversitesi’ne sonra da Beyrut’taki Amerikan Üniversitesi’ne gitmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı sırasında cihat ilanıyla Beyrut’tan ayrılarak Hicaz’a geçen Hayri kardeşlerden, Abdülcabbar Hayri, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi’nde (Daru’l-Funûn) Urdu lisanı muallimi olarak görev yapmaya başlamıştır. Böylelikle Urdu Dili eğitiminin Türkiye’deki serüveni İstanbul Üniversitesinde başlamış oldu.

Fakat Urdu Dili Bölümü’nün kurulma süreci 70’li yılların başına kadar uzanır. 1970’ten sonra fakültemizde Urdu Dili Bölümünün kurulması için çalışmalar başladı ve Ankara Üniversitesi’nden çeşitli öğretmenler Urdu Dili okutmak için fakültemize geldiler. Bir süre için Farsça bölümünün ismi “Fars Dili ve Edebiyatı ve Pakistan Kültürü” şeklinde değiştirildi. Ancak bu çabalar başarısız oldu. 1985’te merhum Ziya-ül Hak zamanında yine merhum Profesör Ghulam Hussain Zulfiqar’ın İstanbul’a gelmesi ile birlikte bağımsız bir Anabilim Dalı olarak kurulum adımları hızlandırıldı ve 1994 yılında kurularak o yıldan beri eğitim-öğretim faaliyetleri kesintisiz devam etmektedir. Urdu Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda Lisans düzeyinden Doktora derecesine kadar her düzeyde eğitim verilmektedir. Şuan 2 profesör, 2 doçent, 1 yardımcı doçent, 1 okutman dr., 1 okutman ve 3 araştırma görevlisi öğretim elemanı bulunmaktadır. Ayrıca 100’den fazla lisans öğrencisi, 3 yüksek lisans öğrencisi ve 4 doktora öğrencisi bulunmaktadır.

        1994 yılında kurulan Anabilim dalının gayesi; tarihi gelişim süreci içerisinde yoğun bir biçimde Türk kültürüyle yoğrulmuş Urducayı öğretmek ve bu dilde teşekkül eden müşterek kültürü ve yazılmış olan kaynakları araştırıp inceleyecek, tanıtacak ve ilmi usullerle yayın yapabilecek filologlar yetiştirmektir.

I.SINIF DERSLERİ

  • Urduca Dilbilgisine Giriş I-II
  • Urduca Kolay Metinler I-II
  • Urduca Yazı ve İmla I-II
  • Hindistan Tarihi-Pakistan Tarihi
  • Urduca Dil Uygulamaları I-II
II.SINIF DERSLERİ

  • Urduca Yazma Bilgisi I-II
  • Urduca Dilbilgisi I-II
  • Urduca'dan Türkçe'ye Çeviri I-II
  • Temel Farsça Dilbilgisi I-II
  • Urduca Sözlü Anlatım I-II
  • Urduca Metin Çözümlemeleri I-II
III.SINIF DERSLERİ

  • Urduca Dilbilgisi III-IV
  • Urduca Modern Metinler I-II
  • Urduca Kompozisyon Konuşma I-II
  • Manzum Metinler I-II
  • Osmanlı Hindistan İlişkileri I-II
  • Metinlerle Farsça I-II
  • Muhammed İkbal İncelemeleri I-II
  • Urduca Çeviri Uygulamaları I-II
IV.SINIF DERSLERİ

  • Urduca Klasik Metinler I-II
  • Urduca Metinler Üzerine Dilbilgisi İncelemeleri I-II
  • Urduca Karşılıklı Konuşma I-II
  • Urduca Modern Metinler III-IV
  • Manzum Metinler III-IV
  • Türkçeden Urducaya Çeviri I-II
  • Urdu Edebiyat Tarihi I-II
  • Urduca Basın Dili I-II

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ URDU DİLİ VE EDEBİYATI TANITIM SAYFASI

Urdu Dili ve Edebiyatı Programı

•    Urdu Dili eğitiminin İstanbul Üniversitesi’ndeki Tarihçesi nedir?

Türkiye’de Urduca eğitimi, ilk olarak 1915 tarihinde, meşhur Hint milliyetçilerinden olan Abdülcabbar Hayri tarafından Daru’l-Funûn’da verilmeye başlanmıştır. Abdülcabbar Hayri ve Abdüssettar Hayri kardeşler Birinci Dünya Savaşının sonunda Hindistan’dan ayrılarak eğitim almak için önce Mısır el-Ezher Üniversitesi’ne, sonra da Beyrut’taki Amerikan Üniversitesi’ne gitmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı sırasında cihat ilanıyla Beyrut’tan ayrılarak Hicaz’a geçen Hayri kardeşlerden, Abdülcabbar Hayri, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi’nde (Daru’l-Funûn) Urdu lisanı muallimi olarak görev yapmaya başlamıştır. Böylelikle Urdu Dili eğitiminin Türkiye’deki serüveni İstanbul Üniversitesinde başlamıştır.

•    Program ne öğretir? Bu bilgi alanı neyi hedefler?

Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü içerisinde bir anabilim dalı olarak yer alan Urdu Dili ve Edebiyatı programında birinci sınıftan itibaren genel olarak Urduca grameri ve uygulamaları, Türkçe-Urduca ve Urduca-Türkçe çeviri, klasik ve modern metin okumaları, Urdu edebiyatı ve konuşma gibi dersler bulunmaktadır. Programımızın amacı ise tarihi gelişim süreci içerisinde yoğun bir biçimde Türk kültürüyle yoğrulmuş Urducayı öğretmek ve bu dilde teşekkül eden müşterek kültürü ve yazılmış olan kaynakları araştırıp inceleyecek, tanıtacak ve ilmi usullerle yayın yapabilecek filologlar yetiştirmektir.

•    Bizim programımızı Türkiye’deki diğer bölümlerden ayıran yönler nelerdir?

Türkiye’de Urdu Dili programları içinde ilk ve köklü bir program olma özelliğini taşıması, tecrübeli Türk ve Hindistanlı hocalardan oluşan güçlü bir öğretim kadrosuna sahip olması ve Pakistan ve Hindistan’ın başlıca üniversiteleri ile ikili anlaşmalarının bulunması programımızı Türkiye’deki diğer programlardan ayıran özelliklerdendir.

•    Programa nasıl girilir?

Programımız üniversite sınavında alınacak yabancı dil puanı ile tercih edilebilmektedir. Geçen yıl programımıza giren öğrencilerin aldıkları tavan ve taban puanlar aşağıdaki gibidir:

Birinci:     404,218
Sonuncu:     272,127

•    Size neler sunuyoruz?

Programımızda öğrencilerimiz fakülte veya fakülte dışındaki programlarda çift ana dal veya yan dal yaparak başka bölümde okuyup çift diploma alma imkânına sahip olurlar. Mevlana ve farklı ikili anlaşması bulunmaktadır. Bu anlaşmalar çerçevesinde bölümümüzün başarılı öğrencileri istedikleri bir ülkede bir dönem okuma imkânına sahip olurlar.

•    Bu program mezunları hangi alanlarda çalışabilirler?

Programdan mezun olanlar Hint Alt Kıtası ülkeleri ile gelişen temaslar sayesinde özel sektörde artan iş imkanlarına sahip olmakta, pek tabi olarak üniversitelerimizin ilgili bölümlerinde akademik kariyere intisap edebilmektedirler. Dışişleri bakanlığı, kültür ve turizm bakanlığı, TRT, arşivler, kütüphaneler, tercüme büroları ve ticari firmalarda çalışma imkanı bulabilirler. Ayrıca formasyon eğitimi alarak Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okullarda öğretmen de olabilmektedirler.